2003 yılında karaciğer yetmezliğinden hayatını kaybeden Şilili yazar Roberto Bolaño, genç yaşına rağmen ardında onlarca kitaplık bir külliyat bıraktı. İzleri hem çağdaşlarının hem kendinden sonra gelen yazarların üstünde görülebilen Bolaño, belli bir türe oturtulamayacak, her şekil sınırlamayı aşan eserleriyle dünya edebiyatında sarsılmaz bir yer edindi.
Bolaño son söyleşisini, ölmeden kısa bir süre önce, hiç gelmeyecek olan karaciğer naklini beklerken Playboy Meksika için Mónica Maristain’le yapmıştı. Maristain, “Uzun zamandır yazın mesleğinin başına gelen en iyi şey” olarak betimlediği Bolaño’yla aileden şiire, edebiyat ödüllerinden kitap çalmaya, dünyanın en güzel kadınından kedi köpeklere, çok çeşitli konularda sohbet etmişti. Ama elbette laf en çok edebiyat ve yazarlar etrafında dönmüştü. Maristain, yaşamında iz bırakan beş kitabı sorduğunda Bolaño, “Aslında beşten çok 5000 kitap,” demiş ve “listenin sadece başı” olarak şu kitapları sıralamıştı:
* Don Quijote, Miguel de Cervantes.
* Moby Dick, Herman Melville.
* Jorge Luis Borges’in tüm eserleri.
* Seksek, Julio Cortázar.
* Alıklar Birliği, John Kennedy Toole.
* Nadja, André Breton.
* Jacques Vaché’nin mektupları.
* Zincire Vurulmuş Übü, Alfred Jarry.
* Yaşam: Kullanma Kılavuzu, Georges Perec.
* Şato, Franz Kafka.
* Dava, Franz Kafka.
* Aforizmalar, G. C. Lichtenberg.
* Tractatus Logico-Philosophicus, Ludwig Wittgenstein.
* Morel’in Buluşu, Adolfo Bioy Casares.
* Satyricon, Petronius Arbiter.
* Roma Tarihi, Titus Livius.
* Düşünceler, Blais Pascal.
Listenin zenginliği, Bolaño’nun edebiyatının zenginliğinin de bir işareti aslında. Bolaño’nun şu sözü ise kitaplara ve kütüphanelere verdiği önemi çok güzel özetliyor:
Şu ya da bu şekilde hepimiz kitaplara bağlıyız. Bir kütüphane, insanlığın ya da insanlığın en iyi yanlarının metaforudur, tıpkı bir toplama kampının insanlığın en kötü yanlarının metaforu olması gibi. Bir kütüphane saf cömertliktir.
Kaynak: Roberto Bolaño: The Last Interview & Other Conversations