Biz onlara dedik ki, elbette sizin bilmediğiniz öyküleri biz biliriz. Seni yazdıkların için küçümseyenler bilmiyorlar mı, onların akıllarını açıp yazdıklarını biz koyduk. Zenginlik istediler, verdik.
Bak oğlum, dedi. İnsan dediğin yozdur. Hem de Kayacık kayasından daha karadır yüzü. İnsan ne işe yarar? Bir boka yaramaz. Ama karga dediğin mübarek hayvandır. Onu bunu ayırmaz, bulduğunu yer. Sonra b
“Çöp toplamak zordur, ama kâğıt hurda toplamak daha da zordur. Çünkü kâğıt kilo tutmaz kolay kolay. Durmadan toplamak gerekir. Üstelik yağmurda çamurda hemen heba olur. Sabır ister. Bir de iyi arkada
Kurt indi. Tek başına. Arka ayağında duman rengi bir akıtma. Alnından gözüne inen siyah lekesiyle kurt indi çok uzakta bir yerde. Havayı derin derin kokladı. Yanık kokusunu takip etti. Et ve kemik çe
Orada oturmuş her şeyi tersine çevirebilir miyim, diye düşünüyordum. Bu mümkün müydü? Altımda çırpınan suya baktım. Dipteki midyelere, sağa sola kıvrılan yosunların arasında gizlenen küçük balıklara
Annem de görmüş babamı. Ağlayıp gözlerini perdeye silmiş. O leke kaldı orada. Ortası koyu, kenarlara gittikçe duman gibi açılıyor. Bilmiyorlar bunu. Acıdan leke çıkmaz. Acı zaten yerinden kalkmaz. Ta
Yüz gün oldu babam öleli. Ölümün bana bu kadar yaklaşabileceğine inanmazdım. O hep küçük bahçemde dolaşır, duvarları yoklar, oradan çatıya akıp tahta nalınlarıyla üzerimizde gezerdi. Ama kapıyı zorla
Su yoksa, hayat yoksa aşk da olmaz diyordu. Ben Metin’e üzülüyordum habire. Bu kız onu üzecekti. İstiyordum ki ben üzüleyim. Metin unutsun Hülya’yı, ben seveyim. Çölü değil de evimizin karşısındaki g
Göğsünde bir diken büyüyordu. Kökleri akciğerinin dalları arasında karışmış, kalbinin hemen yanından boy veren kaba sapı kızıla dönmüş diken. Tuğ çıkarmış. Muzaffer mor uçları var topuzunun. İçindeki