Seyyah Ressamın Yaşamından Bir Kesit Kitap Açıklaması
Neredeyse bir hafta boyunca yükseklikten başları dönerek çizim yaptılar. Yolda bin türlü katırcıyla karşılaştılar, Mendozalı ve Şilili katırcılarla ilginç mi ilginç sohbetler ettiler. Papazlara ve Avrupalılara, hatta rehberlerinin kardeşlerine, amcalarına ve kayınbiraderlerine bile rastladılar. Ama yalnızlık duygusu çabucak geri geliyor, uzaklaşan insanların görüntüsü içlerini ilhamla dolduruyordu.
Alman ressam Johann Moritz Rugendas’ın Güney Amerika seyahatlerini kurguyla gerçek arasındaki meçhul çizgiyi iyice silikleştirerek aktaran Seyyah Ressamın Yaşamından Bir Kesit, sadece yerlilikle yabancılığın ve dostlukla yalnızlığın değil, sanatla bilimin ve yaratıcılıkla yöntemciliğin de kâh çekiştiği kâh cilveleştiği rengârenk bir roman.
Çağdaş Arjantin edebiyatının en çarpıcı ve üretken isimlerinden César Aira bu kez okuyucuyu And Dağları’nın karlı tepelerinden Arjantin’in engin düzlüklerine uzanan bir yolculuğa çıkararak Güney Amerika’nın gizemli zenginliklerini keşfetmeye çağırıyor; karanlığın peçesini kaldıran yıldırımlar gibi ışıltılı ilham perilerini keşfetmeye…
Belçikalı ünlü şair Emile Verhaeren (1855-1916) şiirlerindeki yoğun imge dokusu ve tekniğin belirlediği modern çağı olumlayan tavrıyla Avrupa’nın Walt Whitman’ı olarak ün kazandı. Stefan Zweig onunla
Okuyacağınız sayfalarda riske giren kişiler anlatılacak, boğanın hem boynuzu hem tehdidinin farklı şekillerde boy gösterdiği eserler meydana getirirken hayatlarını olmasa da akıl sağlıklarını tehlike
Aynanın karşısında dikilip gülüşüyoruz. İçimizdeki his, seyahate çıkarken hissedilenin tam tersi. Mutluluğumuzun sebebi yola çıkmak değil, bulunduğumuz yerde kalmak. Hayatındaki en harika yıla, aynı
Sanki her şey onunla başlamıştı. O, klasik müziğin temel taşı ve her şeyin başlangıcıydı. Herkes onun müziğinden nasıl etkilendiğini anlatmak için yarış içindeydi…
Johann Sebastian Bach, kalabalık b
Duygularımı şiirle aktaramam, şair değilim; kendimi gölgeler ve ışıkla ifade edemem, ressam değilim; düşüncelerimi hareketlerle de açıklayamam, dansçı değilim. Ama bunların hepsini seslerle yapabilir
Almanya’nın merkezinde, Avrupa’nın göbeğindeydim ve her şeyin on yıllar önce ölmüş olduğu, buz kestiği ve toprağın altında kaldığı gerçeği başka hiçbir yerde buradaki kadar bariz görünür değildi, kıt
1800’lerin ortalarındayız; piyanonun altın çağı. Ustalar bu çalgıyı geliştirmek için birbirleriyle yarışıyor, Avrupa’nın her köşesinden harika çocuklar çıkıyor. Clara Wieck, bunlardan biri. Piyano ya
Bruno Nardini, pek çok dile çevrilen Michelangelo: Bir Dâhinin Yaşam Öyküsü ve Leonardo da Vinci: Bir Ustanın Portresi adlı iki olağanüstü yaşamöyküsü çalışmasıyla bugün bu alanın en ünlü yazarları a
Yanardağ Sevdalısı, 18. yüzyılda geçen bir aşk öyküsü. İngiliz soylusu Sir William Hamilton ile eşi Lady Emma Hamilton’ın gerçek yaşamöykülerinden esinlenilerek yazılan bu romanın ana izleği Lady Ham
Neredeyse bir hafta boyunca yükseklikten başları dönerek çizim yaptılar. Yolda bin türlü katırcıyla karşılaştılar, Mendozalı ve Şilili katırcılarla ilginç mi ilginç sohbetler ettiler. Papazlara ve Av
İspanyol romancı ve deneme yazarı Javier Marías, büyük ilgi gören Yazınsal Yaşamlar’da, ünlü yazarların kısa yaşamöykülerini sevecen ve saygılı ama bir hayli de alaycı bir yaklaşımla sunuyor okura. F
Yaşamımız boyunca edinmek, kazanmak istediğimiz hiçbir kimlik, bize sunulmaz ya da armağan edilmez. Sunulsa ya da edilse bile öyle bir kimlik, koşullarını kendimizde gerçekleştiremediğimiz sürece, an
Sanat Üzerine Denemeler, bugüne kadar sanatla ilgili olarak Ahmet Cemal’in kaleme aldığı yazıların büyük bir bölümünü bir araya getiriyor. Sanatın hemen bütün dalları çerçevesinde sanat düşüncesi, sa
Benim yapabildiğim, yaptığımı umduğum, son soluğuma değin yapacağım –ki önümde uzun bir zaman yok, biliyorum– bu birtakım şeylerin yaklaşmakta olduğu duygusunu yaşamak ve yaşatmak. Her zaman felaketl
1927, Virginia Woolf’un edebî hayatının verimli bir yılıdır, Deniz Feneri’ni yazmayı tamamlamış ve bastırmıştır. Aynı yıl, Woolf, edebiyat tarihinin devrim niteliğindeki eserlerinden biri olarak değe
1913: başlangıç ile sonun, zafer ile melankolinin iç içe geçtiği ve her şeyin sanata dönüştüğü bir tarih. Hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi olmayacağı bir dönüm noktası. Eşi benzeri olmayan, muazzam
Okurlarımızın daha önce Bülbülün Gözündeki Cin adlı öykü derlemesiyle tanıdığı usta hikâyeci A.S. Byatt, bu kez Matisse’in yaşamını ve sanatını eksen alan üç öyküsüyle karşımıza çıkıyor. Öykülerde Ma
Jasper Gwyn, Regent’s Park’a gitmek için izleyebileceği birçok yol arasından her zaman seçtiği caddede yürürken, ansızın hayatını kazanmak için her gün yaptığı işin artık ona kesinlikle uygun olmadığ
Olanları, romanın başkahramanı Jed Martin anlatsaydı, söze bir 15 Aralık günü evdeki ısıtıcının bozulmasıyla başlardı belki. Belki de Noel yemeklerini baş başa geçirdiği, işine yürekten bağlı, tanınm
Abidin Dino, tüm yaşamı boyunca, Anadolu topraklarında boy atmış ozanlara, mimarlara, âşıklara derin bir ilgi duymuştu. Ama Anadolu’nun iki dehası vardı ki, onlara tutkusu bambaşkaydı. Biri Yunus Em