“Derler ki sevda insanın ahlakını düzeltir, yanıltsa bile sevelim: Mademki insanız!Of! Böyle boş işlerle uğraşmak da hoşa gitmiyor ama zamanın mecburiyetlerine uymak lazım geliyor.Bir gün olur da şu
Çok genç yaşta hayatını kaybeden Nabizade Nâzım’ın ölümünden üç yıl sonra, 1896’da Servet-i Fünûn’da tefrika edilen Zehra romanı, kıskançlığın ve sorumsuzluğun yok ettiği hayatlardan bir manzara suna
Çok genç yaşta hayatını kaybeden Nabizade Nâzım’ın ölümünden üç yıl sonra, 1896’da Servet-i Fünûn’da tefrika edilen Zehra romanı, kıskançlığın ve sorumsuzluğun yok ettiği hayatlardan bir manzara suna
Benim yapabildiğim, yaptığımı umduğum, son soluğuma değin yapacağım –ki önümde uzun bir zaman yok, biliyorum– bu birtakım şeylerin yaklaşmakta olduğu duygusunu yaşamak ve yaşatmak. Her zaman felaketl
“Benim yapabildiğim, yaptığımı umduğum, son soluğuma değin yapacağım –ki önümde uzun bir zaman yok, biliyorum– bu birtakım şeylerin yaklaşmakta olduğu duygusunu yaşamak ve yaşatmak. Her zaman felaket
Abidin Dino, Güzin Dino’ya yazdığı bir mektupta, “Can, sensiz her şey renksiz,” diyordu. Abidin’in bu aşk seslenişi, bu kitaba adını verdi. Sensiz Her Şey Renksiz, birbirini seven, birbirine âşık iki
“Abidin, gençlik yıllarında,” arada bir Tophane’deki esrar tekkelerine uğradığını, o yöredeki yosmalarla, esrarkeşlerle, toplumun lümpen tabakasıyla ‘tanıştığını’ anlatırdı. O günlerden kalan birçok
Abidin Dino, tüm yaşamı boyunca, Anadolu topraklarında boy atmış ozanlara, mimarlara, âşıklara derin bir ilgi duymuştu. Ama Anadolu’nun iki dehası vardı ki, onlara tutkusu bambaşkaydı. Biri Yunus Em