XX’in Erkek Kardeşiyim’de çağdaş Avrupa edebiyatının sıra dışı kalemi Fleur Jaeggy’nin Ingeborg Bachmann, Oliver Sacks gibi dostlarını andığı fragmanvari metinler, olağanüstü bir hayal gücüyle kurgul
Savaş sonrasının İsviçre’sinde geçen bu tekinsiz romanın başlangıç cümlesi alabildiğine basit ve saftır: “On dört yaşındayken Appenzell’de bir okulda yatılı öğrenciydim.” Gelgelelim söz konusu ortam
Nihayet karar günü geldi. O gün Yassıada’da son sözü Salim Başol söyleyecekti. Ancak Menderes sözü ona bırakmadı. Çocukluğundan beri hep ölümden korkmuş, hep ölümle savaşmış, hep ölümden dönmüştü. Am
1960’ların sokaklarından, önce tanklarıyla ihtilalciler geçti.
Sonra zafer şarkılarıyla gençler...
İsyan bayraklarıyla işçiler...
Sağcılar... Solcular... Polisler...
Sonra yeniden cuntacılar ve darbe
Savaşlar kazanmış muzaffer bir kumandan…
İnatçı bir diplomat…
Cumhuriyet kurmuş bir devlet adamı…
Kafasında kırk tilkiyi kuyruklarını birbirine değdirmeden gezdiren bir politikacı…
İdeal bir eş…
Örne