“Ağustos sonunda bir perşembe günü on adam, Berlin’deki Kırmızı Belediye Binası’nın önünde toplanıyor. Açlık grevi yapacakları söyleniyor. Tenleri siyah. İngilizce, İtalyanca, Fransızca konuşuyorlar.
Orada oturmuş her şeyi tersine çevirebilir miyim, diye düşünüyordum. Bu mümkün müydü? Altımda çırpınan suya baktım. Dipteki midyelere, sağa sola kıvrılan yosunların arasında gizlenen küçük balıklara
“İnsan gençliğini aşka vermezse, gençlik ne işe yarar?”“Ama kaybeden sonunda siz olmuşsunuz.”“Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?”“Ama bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz.”“İyi ya...
Buraya ait olamamaktan yoruldum.Ama gidemiyorum da... Paris’e de ait değilim çünkü.Charles, Marcel, Evelyn, Margaret, hepsi başka bir yere ait olmanın güveniyle istedikleri yere gidebiliyorlar. Gitti