Artık sesini duymayacağım. Olduğum kadını, bir zamanlar olduğum çocukla bir araya getiren onun sesi, sözleri, elleri, tavırları gülüşü ve yürüyüşüydü. Geldiğim dünyayla aramdaki son bağ da koptu...
Ne de olsa kapıyı çalana bütün kapılar açılır.Rica eden, kendisine yardım edileceğini bilir.Teselli eden, vakti geldiğinde kendisinin de teselli edileceğini bilir.Bütün bunlar beklediğin bir anda...
Sıra üçüncü ve son atlayışımda. Derin bir nefes alıp ilk adımımı atıyorum ateşe doğru. Bu kez biraz daha yükseğe zıplıyorum, ateşin değip geçen sıcaklığı siyah pantolonumun bileklerimi açıkta bırakan
Hanım Ana’nın ölümlü olduğu, Peder Antonio Isabel’in ileri yaşından gelen sezgilerinin dürtüsüyle sürekli uyarılmış olan bizzat Hanım Ana’nın ve kalabalık aile bireylerinin dışında, hiç kimsenin aklı
Çok kısa bir an... Çocuk, yaratma cesareti ve ıstırap arasındaki bağdan söz ederken... gövdesine çok yakın ama kadınlığına uzak bir ada kadar mesafeli bu kınından çekilmiş ince kılıç genç adama, bıça
Müzeyyen. Annesinin kuzusu. Babaannesinin biriciği. Babasının... Sahi ben, babamın neyiydim? Bütün bu hikâyenin içinde benim rolüm neydi, diye düşündüm hep. Benim repliklerimi kim yazmıştı, mizansenl