Uçsuz bucaksız bir bataklıkta bir gergedan bize doğru koşuyor kinle ve senin cesedin kötü kokuyor o gece. Annem ağzını her açtığında, koku daha da kesifleşiyor. Cesedin masada çürüyor. Akşam koltukta
Berlin’de yeni bir hayat kurmaya çalışan Paul Wendland Kück’ün hayatı, annesinden gelen bir telefonla bambaşka bir seyre girer: “Kuzey’in Rodin”i olarak anılan heykeltıraş dedesinden yadigâr evleri,
Küçük Şeylerin Tanrısı, lirik bir dil ve şiirsel bir anlatımla, yasak bir aşkın çökerttiği bir ailenin dramını dile getiriyor. Varlıklı bir Hindu ailesinin güzel kızı Ammu, yanlarında çalışan bir...