1990’ların sonunda, Kuzey Fransa’daki yoksul bir kasabada, işsizlik, alkolizm, ırkçılık ve homofobiyle iç içe büyüyen Eddy Bellegueule’ün tek istediği ailesinin, arkadaşlarının ve kasabalıların gözün
ELDE ŞU KİŞİLER VAR:
Evren Tunga: Müstakbel mevta... Ölmeden önce
sevdiklerini kurtarmaya çalışıyor...
Hilmi Şerbet: Huysuz bir hafiye... Zengin olmak istiyor...
Davut Vahdet: Hilmi Şerbet’in yak
Birtakım iç hesaplaşmalar içindeki yazar uzun zaman sonra çocukluğunun geçtiği, küçük, çirkin bir Fransız kentinde yaşayan babasını ziyarete gider. Karşısında bulduğuysa, erkeklerin duygularını...
Eleştirmen Leah Hager Cohen şöyle diyor: “Öykülerini okurken, ‘Munro benim aklımdan geçenleri nasıl bilebilir?’ diye düşünüyorum. Aslında Munro’nun yaptığı, büyük bir alçakgönüllülükle bir duyguyu pa
“İnsan gençliğini aşka vermezse, gençlik ne işe yarar?”“Ama kaybeden sonunda siz olmuşsunuz.”“Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?”“Ama bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz.”“İyi ya...
Kimseyi istemiyorsun yanında, ama durup durup da yalnızlıktan şikâyet edesin geliyor. Bir şeyden şikâyet edebilmek için bile insan lazım. Öyle hileli bir şey bu.
Okumuşlar, okuyamamışlar, fakirliğin