Şimdilerde o günleri ananlar hep “Sarıyaz” diyorlar adına. Haziranın gevreyen toprak üstünde buram buram tüttüğü son demlerinde, topu topu on iki günlük bir zamandı oysa...
Dünyada her güzel şey, renkli balonlar gibi neşeyle oradan oraya salınırken hayatın dikenlerinden birine değip yok olmak zorunda mı? Birini sevmek, onunla mutlu olmak neden bu kadar imkânsız? Kendini
Mitat bir gıcık oldu, herkesin ama herkesin şu hayatta bir destekçisi vardı, kimin başına bir haksızlık gelse en az bir kişi çıkıp onun için “yalnız değildir” hashtag’i açardı.
Mitat Karaman dışında
Hayat öfkedir. Cinsel, ödipal, siyasi, büyülü, hayvanca öfke bizi en yüksek doruklarımıza çıkarır ve en bayağı derinliklerimize indirir. Yaratıcılık, esin, özgünlük, tutku gibi, şiddet, acı, saf...
Böylesine sıradan bir anda nasıl bir değişim yaşanabilir ki? En fazla ne olabilir? Mitat televizyonda aynı şeyleri geveleyip duran adamlardan birinin sarf edeceği muhteşem bir sözle hayatı hakkında b
“Otuz ikilik mum boya takımım yanımda olsa, her şeyin resmini baştan yapabilirim belki. Bu hayata nasıl yazılmak istiyorsam, öyle çizerim kendimi.”Yekta Kopan duru, abartısız, akıcı dili, yaşamın...