Elebaşılar / Hergeleler, Mario Vargas Llosa’nın birlikte yayımlamaya karar verdiği iki ayrı yapıttan oluşuyor: 1958’de Leopoldo Alas Ödülü’nü kazanan Elebaşılar, saldırgan bir çevre karşısında ortak
“Farkında mısın anne,” dedim. “Biz nerde bir ayna görsek kendimize bakmadan edemiyoruz.”
Tek başına çocuklarını büyütüp annesine bakanlar, engelliler, erkeklerin dünyasında kendine yer bulamayan kad
Şimdi başka bir tren garındayım. Galiba veda ettiğim son şehir olacak burası. Oturacak ve yaslanacak yeri olmayan bir banka ilişmiş, mürekkebi bitmek üzere olan kalemimle acele acele yazıyorum. Kirli
“Buradayız! Size çiçek isimleri sayıp, romantizmi, oradan aşkı, oradan bağrı yanık yanık sızlatan sevdayı, hadi hiç olmadı belki sevgiyi anlatmak için değil! Hayır!Size burada çiçekleri de hayvanları
Kim kimin hayatını yaşıyor belli mi bu, adaletiniz adalet olsa yapacağımı bilirdim ya, neyse... Hepinize sahte kimlik davası açardım, düşerdiniz topluca içeri, yeterince iyi olsan anlardın ne söyledi
Onda doğaüstü bir güç var. Ucuz bir araba kokusunu ümitsizce kapanmış güneşten, kükreyen rüzgârdan daha önemli kılabiliyor!
Dilinin görünmez ışığıyla büyülenip içine düşeceğimiz havai tuzağını örüyo
Savaş sonrasının İsviçre’sinde geçen bu tekinsiz romanın başlangıç cümlesi alabildiğine basit ve saftır: “On dört yaşındayken Appenzell’de bir okulda yatılı öğrenciydim.” Gelgelelim söz konusu ortam
J.M. Coetzee, okuruna yumuşak bir roman sunmuyor, sert bir öykü anlatıyor. İnanılmaz güzellikte ama kasvetli bir öykü. Utanç, bir kız öğrencisiyle ilişkiye giren Profesör David Lurie’nin düşüşünü...