“O yılları hatırladıkça bizim kuşak için anlamlı olan bir on yıldan, başka türlü anlamlar yüklenmiş başka bir on yıla geçtiğimizi, bu arada büyümüş olduğumuzu gördüm. Büyümüş olmak mıydı içimi...
“Çok beğenseler de, yemek için can atsalar da genellikle insanlar çok açgözlü görünmemek ve son lokmayı diğerlerine bırakmış olmak düşüncesiyle tabaktaki son biberi almaya cesaret edemezlerdi...
Yekta Kopan, 2000 yılında yayımladığı ilk kitabı Fildişi Karası’nda öykücülüğünün hemen tüm ana çizgilerini ortaya koymuştu: yalın, pırıl pırıl bir Türkçe, ince, duyarlı bir ruh hali ve olay örgüsünü