Küçüklüklerinde kedi-kolonya gibiydiler. Birbirlerinden hoşlanmazlardı. Zaten benzemezlerdi de. Ağabey daima aklı başında, yalnız, sessiz; küçük kardeş zirzop, delidolu, şenlikli...
“Bir çoklu koro, bir zengin orkestra gibidir bu kitaptan taşanlar. Taşan bir kitap bu. Katlanan, kanatlanan, aşkın, delişmen, yoğun, parçalı, tekrarlı, şiddetli, pervasız, iştahlı bir kitap. Kışkırtı
Can Kozanoğlu, Cilalı İmaj Devri, Pop Çağı Ateşi, İnternet Dolunay Cemaat ve Yeni Şehir Notları’nda 1990’lar Türkiye’sini anlattı. Siyaset, toplum, ekonomi, şehir yaşamı, popüler kültür, medya, tüket
Türkiye, Batı’dan esen rüzgârların etkisinde kitlesel bir “meşhurluk” hevesine hanidir kapılmış görünmekte. Andy Warhol’un, “Bir gün herkes 15 dakikalığına meşhur olacak,” sözünün geçerlik kazandığı
Orada oturmuş her şeyi tersine çevirebilir miyim, diye düşünüyordum. Bu mümkün müydü? Altımda çırpınan suya baktım. Dipteki midyelere, sağa sola kıvrılan yosunların arasında gizlenen küçük balıklara
Çelişki’yi okudum ve bitirdim bu sabah. İçimde Cemal Süreya’nın kuşları. Havalı, esrik, fırlama ve canımı yakan bir dille yazmış Barış. “Kafamdan atamadığım soruları yüzüme vurmaya ne kadar da” merak
İkinci Dünya Savaşı sonrası Alman edebiyatının en önemli temsilcilerinden olan Heinrich Böll, eserlerinde savaş dönemlerini, savaş sonrası yokluk yıllarındaki yurtsuzluk, işsizlik gibi konuları ve bu