Ah, bu acı içinde kıvrandıran sessizlik! Sen onun ne demek olduğunu bilirsin değil mi? O hassas kalbin elbette defalarca bu hale düşmüştür. Ona bir an için bakışlarını geri çevir azizem. Beni hayalin
“Derler ki sevda insanın ahlakını düzeltir, yanıltsa bile sevelim: Mademki insanız!Of! Böyle boş işlerle uğraşmak da hoşa gitmiyor ama zamanın mecburiyetlerine uymak lazım geliyor.Bir gün olur da şu
Ah, ben bu zaafı onların yanında neden göstermiştim? Şimdi ne kadar utanıyorum! Ne söyleyeceğimi şaşırmıştım. Bunu ancak yine metanetimle tamir edebileceğimi düşündüm. Bu anda her şeyden, hatta...
Hepsi kördü, hepsi suçluydu: zorbaları alkışlayan onlardı, kötüleri el üstünde tutan, göklere çıkaran onlardı; iyileri, zayıfları, iyiliği, zayıflığı sinekler gibi ezen onlardı. Bu dünyayı onlar...
Çok genç yaşta hayatını kaybeden Nabizade Nâzım’ın ölümünden üç yıl sonra, 1896’da Servet-i Fünûn’da tefrika edilen Zehra romanı, kıskançlığın ve sorumsuzluğun yok ettiği hayatlardan bir manzara suna
Çok genç yaşta hayatını kaybeden Nabizade Nâzım’ın ölümünden üç yıl sonra, 1896’da Servet-i Fünûn’da tefrika edilen Zehra romanı, kıskançlığın ve sorumsuzluğun yok ettiği hayatlardan bir manzara suna
Umberto Eco’nun ilk romanı Gülün Adı gibi, ikinci romanı Foucault Sarkacı da, bildiğimiz roman türlerinden hiçbirine girmiyor. Onu bir bilim-roman ya da Eco-roman diye nitelemek belki de daha uygun.
İnsan kaç kere ölebilir? Ölüm ânı gelip çattığında kimdir?Bütün Günlerin Akşamı bir yolculuk: Küçük tesadüflerle başka zamanlara, başka mekânlara sürüklenen, bir yanıyla hep aynı ama aslında...