“Ağustos sonunda bir perşembe günü on adam, Berlin’deki Kırmızı Belediye Binası’nın önünde toplanıyor. Açlık grevi yapacakları söyleniyor. Tenleri siyah. İngilizce, İtalyanca, Fransızca konuşuyorlar.
Hayat öfkedir. Cinsel, ödipal, siyasi, büyülü, hayvanca öfke bizi en yüksek doruklarımıza çıkarır ve en bayağı derinliklerimize indirir. Yaratıcılık, esin, özgünlük, tutku gibi, şiddet, acı, saf...
Gözden kaybolmuştu ama ancak şimdi anlıyordum ki Zahir, bir nesneyi takıntı haline getirmiş bir adamdan çok daha öte bir şeydi, Borges’in öyküsünde bahsettiği Kurtuba camiinin bin sütunundan...
Bu gizemli altın kuş ne gündoğumunda ötüyor ne kanat çırpıyordu, kendinin bir kuş olduğunu unuttuğuna kuşku yoktu. Ancak onun uçmuyor olduğunu düşünmek de yanlıştı aslında. Diğer kuşlar gökyüzünde uç
Umberto Eco, bu kitapta, çağımızın temel sorunlarına ilişkin ahlaksal bir hesaplaşmaya girişiyor. Körfez Savaşı günlerinde kaleme aldığı “Savaşı Düşünmek”te, “savaş” kavramı karşısında aydınca bir du
İlkgençlik yıllarından beri hayranı olduğu Doğu felsefesi ve Doğu mistisizmi, büyük Alman yazar Hermann Hesse’nin eserinin temellerinden biridir. Hesse’nin en ünlü yapıtlarından Boncuk Oyunu’nun moti