Hissedilen ne lodos sıcağıydı ne de kavurucu bir sıcak; yalnızca sıcaktı. Sanki esintiye, kenar mahallelerin sararmış duvarlarına, çimenlere, el arabalarına, kapılarında yolcuların üzüm taneleri gibi
O, yerine ve zamanına pek de bakmadan doğruyu, düşündüğünü söylemekten korkmayan, belki de biraz pervasız bir gazeteciydi. İnandığı şeyler için korkmadan, yılmadan savaştı. Bu yüzden başına hapis, sü