Sabah uyanıyorsunuz, bir bakıyorsunuz her yer karanlık, Güneş yok! Işığa duyarlı bir uzaylı ırkı Dünya’da yaşayabilmek için Güneş’e perde çekmiş, insanlığı karanlığa, umutsuzluğa hapsetmiş. Doğu Yüce
Sadece çarpma ânında tüm algılarımın ne kadar keskinleştiğini hatırlıyorum. Dünya farklı bir yer gibi görünmüştü gözüme, düşüncelerim dışında her şey yavaşlamış hatta durmuştu. İnsanların yüzlerinde
… Ben bazen öyle severim ki, bazen iyilik boğazımdan yukarı öyle hızla yükselir ki, yaşlar öyle dökülür ki gözlerimden, sen buna kendini aldatma diyorsun, ben korkuya direnme diyorum, en çok o boğazı
Lafcadio Hearn, büyük bölümü Japon, birkaçı Çin kaynaklı fantastik öykülerden oluşan Kvaidan’da, okurun ruhunda ve teninde ürpertiler uyandıran masallar anlatıyor. Büyük ölçüde geleneksel Japon edebi
Ne büyük acılar ne de büyük sevinçler öldürür insanları; bu yüzden bu acı ve sevinçler, küçük küçük değersiz şeylerden oluşmuş muazzam bir sisle sarılı gözükürler. Evet, işte hayat dediğin; bir sis o
Fransız edebiyatının belki de en çok okunan bu eserini, Leibniz’in “mümkün dünyaların en iyisi”nde yaşadığımız felsefesine, Pope’un “her şey iyidir” düşüncesine bir karşılık olarak yazar Voltaire. Bi
“Dünya bir insanlar yığını, bir minik alevler denizidir,” derdi. Herkes kendi ışığıyla ışıldar. Hiçbir alev öbürüne benzemez. Büyük alevler vardır, küçük alevler, her renkten alev. Kimi insanların al