Yıllar önce, haksız yere hırsızlıkla suçlanarak kilise cemaatinden kovulan dokumacı Silas Marner, gönüllü sürgün olarak Raveloe köyüne yerleşir. Köy halkıyla görüşmeyen, özel yaşamını sır gibi saklay
1966 yazı, alışılmışın dışında soğuktur. Küçük Doğu Alman kentinde kömür yoktur. İnsanlar üşür. Bu soğuk yaz günlerinde bir çocuk dünyaya gelir. Adını Toto koyarlar. Hermafrodittir, kimse onu istemez
Eleştirmen Leah Hager Cohen şöyle diyor: “Öykülerini okurken, ‘Munro benim aklımdan geçenleri nasıl bilebilir?’ diye düşünüyorum. Aslında Munro’nun yaptığı, büyük bir alçakgönüllülükle bir duyguyu pa
“Alice Munro, belki de bugüne kadarki bu en cesur öykülerinde, aşk çılgınlıklarını, toplumun kibar dış görünüşünün altında yatan gerilimleri ve aldatmacaları, insan yüreğinin tuhaf, çoğu kez de gülün
Anlık bir dikkatsizlik, apansız bir tesadüf, yanlış bir adım – fatum mu yoksa fortuna mıdır bu: Kader mi ağlarını örmüştür, talih mi küsmüştür? İnsan özgür değil midir?
F’nin bütün meselesi bu.
Eko
Dört Ev, Hep Hasret bir İsrail romanı. Toplumsal çatışmaları ve parçalanmışlığıyla İsrail’i; özlemleri, aşkları, tutkuları ve kavgalarıyla İsrail’in insanlarını resmeden bir roman. Dört ev: Iraklı gö
Otuz yıl boyunca düşünü kurduğu hayatı gerçekleştirmeye karar veren Gary, nihayet karısı Irene’i de ikna ederek yola koyulur: Alaska’nın buzul göllerinden birindeki Caribou Adası’nda bir kulübe inşa
“Shakespeare hakkında çağdaşı Ben Johnson’dan da, sevgilisi esmer hanımefendiden de fazla bilgisi olan” Stephen Greenblatt’in canlı, akıcı bir üslupla ve kapsamlı ayrıntılarla yazdığı büyüleyici biyo