Gözden kaybolmuştu ama ancak şimdi anlıyordum ki Zahir, bir nesneyi takıntı haline getirmiş bir adamdan çok daha öte bir şeydi, Borges’in öyküsünde bahsettiği Kurtuba camiinin bin sütunundan...
Görünmez bir güneş omuzlarımızı ısıtmaya başladı. Ama güneşin varlığı bile ilgimizi çekmiyordu. Mesafe, zaman ve yön kavramımızı kaybetmiş halde orada, nerede olduğunu bilmedi ğimiz bir yerde oturduk