O gece hiç uyuyamadım. Dalar dalmaz Hasan’ın hayali gözümün önüne geliyor, “İftiracı, iftiracı!” diye karşımda ağlıyordu. Küçük hayal gücüm o vakitki dinî terbiyenin dehşetleriyle dolmuştu. Yarın ahr
O gece hiç uyuyamadım. Dalar dalmaz Hasan’ın hayali gözümün önüne geliyor, “İftiracı, iftiracı!” diye karşımda ağlıyordu. Küçük muhayyilem o vakitki dinî terbiyenin dehşetleriyle dolmuştu. Yarın ahre
Benjamin Button doğduğu gün hastaneden babasıyla birlikte yürüyerek çıktı. Emekleme çağında bastonla geziyor, oyuncaklardan çok babasının purolarını aşırmayı seviyordu. Büyüdükçe kır saçları renklend
“Stahr’la Kathleen’in bakışları buluştu, kenetlendi. Bir an, daha sonra hiç kimsenin cesaret edemediği bir biçimde seviştiler. Bakışmaları bir kucaklaşmadan daha yavaş, bir seslenişten daha acildi.”1
Bütün oğlanların büyümeyi saplantı haline getirmeleri çok eski bir gelenektir. Bunun sebebi, zaman zaman gençliğin kısıtlamaları karşısındaki sabırsızlıklarını kelimelere dökmeleri, buna karşılık, ço