“Hırkayı sırtımdan çıkardım. Biçarenin haline baktım. Gözlerimden yeniden yaş boşandı. Ne hazin manzara! Ne büyük üzüntü! Hırka koltuğumun altında olduğu halde eve ulaştığım zaman ağlamanın devamı o
“Bu bir hastanın yol notları, rüzgârlı, karanlık bir sonbahar gecesiyle başlar.İstanbul’un denizini sinirli, ufuklarını mürekkep gibi siyah ve Üsküdar taraflarının göklerini uzak bir yangının hafif k
Bazı gönül erbabı, sefa çiçekleri gibi günün ilk ışıklarına muhtaçtır. Ondan sonra sarılı kırmızılı parıltılarla göz alır, kendisini sevdirir, beğenen bakışları üstüne çeker. Ülfet de böyleydi. (…) D
Belki biraz incinmiş, biraz kırılmış, biraz bitkin, belki biraz yılgın da ama yaşama dönük, direnmeye istekli. Benzi sararmış ama hastalıktan, düşkünlükten yana durmuyor gövdesi.Aczini vakarına gizle
İvan İlyiç’in Ölümü, hasta yatağında ölümü beklediği sırada, gerektiği gibi yaşamaya özen gösterirken mutlu bir yaşam sürmeyi unuttuğunu fark eden bir adamın iç hesaplaşmasının hikâyesidir. Zengin, s