“Soğuk bir kış günü, yaşamın bir cilvesi olarak 29 Şubat’ta doğdunuz. Dört yılda bir varsayılan bir insan oldunuz. Dahası da geldi başınıza. Artık yıllardan bir gün, yine doğum gününüzde, Türkiye diy
“Bir çoklu koro, bir zengin orkestra gibidir bu kitaptan taşanlar. Taşan bir kitap bu. Katlanan, kanatlanan, aşkın, delişmen, yoğun, parçalı, tekrarlı, şiddetli, pervasız, iştahlı bir kitap. Kışkırtı
Tutkuyla bağlı olduğun bir şey var mı?
Nasıl yani?
Ne bileyim işte. Hani böyle peşinden gözünü kırpmadan gideceğin bir şey? Uğruna her şeyi göze alacağın...
Uzaktaki ağaçlara bakıp düşündüm.
Gali
“Farkında mısın anne,” dedim. “Biz nerde bir ayna görsek kendimize bakmadan edemiyoruz.”
Tek başına çocuklarını büyütüp annesine bakanlar, engelliler, erkeklerin dünyasında kendine yer bulamayan kad
Paris’in bir banliyösünde, yüksek bir binanın dördüncü katında yaşayan orta yaşlı biliminsanı Elisabeth ve onun matematik profesörü eşi Pierre’in hayatı, bir akşam evlerinde verdikleri davetle birlik
Orada oturmuş her şeyi tersine çevirebilir miyim, diye düşünüyordum. Bu mümkün müydü? Altımda çırpınan suya baktım. Dipteki midyelere, sağa sola kıvrılan yosunların arasında gizlenen küçük balıklara
Çelişki’yi okudum ve bitirdim bu sabah. İçimde Cemal Süreya’nın kuşları. Havalı, esrik, fırlama ve canımı yakan bir dille yazmış Barış. “Kafamdan atamadığım soruları yüzüme vurmaya ne kadar da” merak