“Düşünüyorum da, Odalarda l960’ta yayınlanan ilk biçimiyle de, bu son biçimiyle de bir serüven romanı değil, hem hiç değil. Roman, sürükleyiciliğini olayların şaşırtıcı akışından almıyor. Öyle okunup
Dostoyevski, evet, bu oydu! Suç ve Ceza’sıyla beni çarptı, felç etti. Bana kahramanı Raskolnikov’un kaderini izlemeyi yasakladı: İkinci bir kadını öldürmek, bu kez masum birini; bana suçumu hatırlat
Niye hüzünlenirdi? Oğlu için mi? Selim Beyazıt’ın hayali düşüyor hatıraların üstüne... Hüzün, Kâzım Hoca’ya yabancıydı. Yoksa değil miydi? Kapalı pencereler... Ferda’nın yüzüne kapanmış... Bina onu d