Ağzımızı saran tatlar, kapıdan taşan kokular, içeriden gelen kızartma sesi, en sevdiğimiz reçelin kâsede parıldayan rengi, çıtır çıtır bir börek, lezzetlerin iç içe geçtiği sofralar… Yemek, tüm duyul
Dostoyevski, evet, bu oydu! Suç ve Ceza’sıyla beni çarptı, felç etti. Bana kahramanı Raskolnikov’un kaderini izlemeyi yasakladı: İkinci bir kadını öldürmek, bu kez masum birini; bana suçumu hatırlat