1930’ların başlarında Yeni Gün gazetesinde yayımlanan bu yazılarda İstanbul’un ve sosyal hayatımızın geçirdiği hızlı dönüşüm, Fatih Çarşambalı Hanife Hanım’ın şahitliğiyle anlatılıyor. Mahmut Yesari’
Bazı gönül erbabı, sefa çiçekleri gibi günün ilk ışıklarına muhtaçtır. Ondan sonra sarılı kırmızılı parıltılarla göz alır, kendisini sevdirir, beğenen bakışları üstüne çeker. Ülfet de böyleydi. (…) D
Eskiden Bâbıâli Caddesi dediğimiz şimdi Ankara Caddesi, her yerde, her şeyde olduğu gibi gün geçtikçe değişiyor. Bir sistem, metot dahilinde neşriyatı beceremeyen kitapçılar bile tozlu, köhne camekân
Palavracılar, dolandırıcılar, zamparalar, âlemciler, mirasyediler…Mahmut Yesari, kıvrak kalemiyle İstanbul’un bu “antika” tipleri arasında geziniyor. Her birini ince ince allayıp pullayarak tanıtıyor
Türk edebiyatının en özgün kalemlerinden Ahmet Rasim’in (1865-1932) İstanbul’la ilgili anı ve gözlemlerini dile getirdiği yapıtları, sayısı 140’ı bulan kitapları arasında özel bir yer tutar. Aynı zam