Gözlerimizi kimsenin gelmeyeceğini bildiğimiz alacakaranlık yola dikmiş bekliyoruz. Akşam. Güneşin hükmü artık hiçbir yerde geçmiyor. Gölgeler uzun ve koyu. Kuytular gitgide daha serin. Acıkmış kedil
“Sessizlik lütfen, kulak veriniz.
Bırakalım, yıllar önce, herkesin yaşamının temel konusu olagelmiş sofralardaki ya da başka yerlerdeki yiyeceklere ve onların paylaşımına dair eğlenceli, etkileyici,
Daha önce iki öykü kitabını yayımladığımız Kadri Öztopçu'dan bu kez bir roman. Yara, sert, acımasız bir çocukluk öyküsünü anlatıyor. Romanın anlatıcısı, alabildiğine renkli bir babanın, bir tombalacı
Izbandut, “Hani şu limana yeni gelen şilep var ya, yük boşaltan,” dedi, “görmüşsündür belki. İngiliz. Tayfa arıyorlarmış. Muharrem Abi, liman idaresinde çalışıyor, tanımazsın, o söyledi. Beni de yazd
Müzik seti, girişte, hemen solda durur. Yanında dizi dizi, artık kimsenin rağbet etmediği 33’lük plaklar, 45’likler... Sonra kasetler, CD’ler... Onlara dokunamam. Hele plaklara, hiç. Acımasızca geçmi