Kar üzerinde kan lekeleri, tek gözlü ceviz ağaçları, kuş doğuran karıncalar, kilise çanları, dile gelen kesikbaşlar, sokak ortasında inciri ikiye bölüp yiyen kadınlar, sıkı sıkıya kapalı naylon perde
Şimdi başka bir tren garındayım. Galiba veda ettiğim son şehir olacak burası. Oturacak ve yaslanacak yeri olmayan bir banka ilişmiş, mürekkebi bitmek üzere olan kalemimle acele acele yazıyorum. Kirli
“Cemil Kavukçu’nun öyküleri akrabam olur. Kişilerinden, mekânlarından, dertlerinden, dillerinden. Nasıl olmasın?
Tek başına kişileri bile yeter. Her biriyle çocukluk, ergenlik, gençliklerinde tanışm