Kar üzerinde kan lekeleri, tek gözlü ceviz ağaçları, kuş doğuran karıncalar, kilise çanları, dile gelen kesikbaşlar, sokak ortasında inciri ikiye bölüp yiyen kadınlar, sıkı sıkıya kapalı naylon perde
“Cemil Kavukçu’nun öyküleri akrabam olur. Kişilerinden, mekânlarından, dertlerinden, dillerinden. Nasıl olmasın?
Tek başına kişileri bile yeter. Her biriyle çocukluk, ergenlik, gençliklerinde tanışm
Çocuk eve yalnız girdi. Kimse de sormuyor, “Annesi babası nerede?” diye. Çünkü çocuk, zamanında öğrendiği bir numara sayesinde, herkesi ailesiyle yaşadığına inandırdı. Ancak, “Bay Bukalemun” adını...
Bu zamanın ruhunun, içinden geçtiğimiz günlerin romanı.
Hayatın altüst olması diye bir şey varsa bunu bizden başkası bilemez. Ne olacak kaygısıyla yaşayan, endişeli, hayat standartları şaşmış, işind