1898 kuşağının en güçlü kalemlerinden Miguel de Unamuno’nun felsefesinin ve yazınının timsali olarak görülebilecek Üç Örnek Öykü ve Bir Önsöz’de dönüm noktasındaki İspanya’ya gökten üç elma düşüyor.
Berlin’de yeni bir hayat kurmaya çalışan Paul Wendland Kück’ün hayatı, annesinden gelen bir telefonla bambaşka bir seyre girer: “Kuzey’in Rodin”i olarak anılan heykeltıraş dedesinden yadigâr evleri,
“Bazıları vardır, sevmedikleri halde sevilmek isterler; kendini feda eden kadından uçsuz bucaksız bir sevgi ve sadakat beklemekte haklı olduklarını sanırlar. Bazıları vardır, meşhur bir güzelle evlen
Ne büyük acılar ne de büyük sevinçler öldürür insanları; bu yüzden bu acı ve sevinçler, küçük küçük değersiz şeylerden oluşmuş muazzam bir sisle sarılı gözükürler. Evet, işte hayat dediğin; bir sis o