“İyi romanın yaşamdan daha gerçek olabileceğini, Erdal Öz’ün romanını okuduktan sonra bir daha anladım. Roman, sanat, yaşamdan daha güçlüdür. Son günlerde işkenceye uğramışlar, inanılmayacak işkencel
Primo Levi, 11 Nisan 1987 günü intihar ettiğinde altmış sekiz yaşındaydı. Bir kentsoylu Yahudi olarak iyi eğitim görmüş ve kimyacı olmuştu. İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi toplama kamplarına gönderildi.
Kırılmış, paramparça, mahvolmuş... Kaputt, Almancada tam olarak bu anlamlara geliyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’sının o enkaz hali daha başka hangi sözcükle anlatılabilir ki? Malaparte, yazı
Doğmayacak Çocuk İçin Dua, İkinci Dünya Savaşı’na tanıklık etmiş ve soykırımdan sağ çıkmış Macar Yahudisi bir aydının iç hesaplaşması. Çocuk sahibi olmak istemediği için evliliği son bulan B., kendis
2002’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Imre Kertész, ilkgençlik çağında Nazilerin toplama kamplarının vahşetini yaşamış bir yazar. Türk okurlarının Kadersizlik, Fiyasko ve Doğmayacak Çocuk İçi