Ben birisiyle tanıştığım zaman kendi kendime onun eline bırakılmak isteyip istemediğimi sorarım. İnan bana evet diyeceğim çok az insan var yeryüzünde.Kendi yaşamından yola çıkarak kaleme...
Canın sıkkın olduğunda okunacak kitaplar var. Hem de pek çok. Sakin olduğun zamanlar için de bir edebiyat var. Bence bu tür en güzeli. Bir de hüzünlü olduğun zamanlar için bir edebiyat. Ve neşeli old
Önceki Günün Adası, batan bir gemiden kurtulup bir başka gemiyle “karaya” çıkan Roberto de la Grive’nin öyküsü. On yedinci yüzyılda geçen bu öykü, Roberto’nun sevdiği kadına yazdığı mektuplar ve gemi
Umberto Eco’nun ilk romanı Gülün Adı gibi, ikinci romanı Foucault Sarkacı da, bildiğimiz roman türlerinden hiçbirine girmiyor. Onu bir bilim-roman ya da Eco-roman diye nitelemek belki de daha uygun.
İkinci Dünya Savaşı arifesinden savaş sonrasına, Japonya’ya özgü niteliklerin birer birer yok olmaya başladığı yıllara kadar uzanan Şafak Tapınağı, Yukio Mişima’nın başyapıtı sayılan Bereket Denizi d
Üsteğmen Franz Tunda, Doğu Cephesi’nde Ruslara esir düşmüştür. Kaçmayı başardığında kendini kanlı bir içsavaşın ortasında bulur; uçsuz bucaksız Sibirya taygalarında bir çiftliğe sığınır ve savaşın so