Bazen geçmişi özlerim; minik minik, basit şeyleri, en naif olayları hatırlatan bir nostalji duygusu sarar beni.Cumartesi akşamlarını büyük bir özlemle hatırlarım; işte o zaman hissettiğim...
"Yaşam bana yaşlandıkça, gittikçe daha güzel görünüyor; ama yaşamak gittikçe daha da güç.
Yolculuk Günlükleri, Camus’nün 1946’da Amerika Birleşik Devletleri, 1949’da Güney Amerika seyahatlerine i
YAŞAMAVE ÖLÜMETERSTEN BİR BAKIŞ.Bizi durdurabilecek hiçbir şey yok. Tavşanlar gibi çoğalmaya devam edeceğiz. Öngörülemeyen korkunç yan etkileri olan teknolojik aptallıklarla uğraşmaya devam edeceğiz.
Bu dünya artık beyaz değil, hiçbir zaman da tekrar beyaz olmayacak.Baldwin’in, 1940’larda ve 1950’lerin başında, henüz yirmili yaşlarındayken yazdığı ve bu kitapta bir araya getirilen denemeler, Sivi
Tohum Ölmezse, André Gide’in özyaşamöyküsünü anlattığı bir eser. Birinci bölümde yazar Paris’teki çocukluğunu, devamsızlıkla geçen okul yıllarını, arkadaş ve öğretmenlerini, ailesini, ilk yazı deneme
Nathanaël, daha hiç kimsenin vermediği bir sevinç vermek isterdim sana. Nasıl vereceğim bilmiyorum, gene de bu sevinç bende var. Sana daha hiç kimsenin seslenmediği kadar içten, candan, yakından sesl
Hamburg’lu genç gemi mühendisi Hans Castorp, üç haftalığına kuzenini ziyarete gittiği bir İsviçre sanatoryumunda, kendisinin de tedaviye ihtiyacı olduğunu öğrenerek yedi yıl kalır. Bu süre içinde dok
İkinci Dünya Savaşı sonrası Alman edebiyatının en önemli temsilcilerinden olan Heinrich Böll, eserlerinde savaş dönemlerini, savaş sonrası yokluk yıllarındaki yurtsuzluk, işsizlik gibi konuları ve bu