Göğe devamlı kırmızı bir tuz bulutu yükseliyordu, insanların kızıla boyanmış koca sigaraları andıran kollarının kaldırdığı kızıl bir tozdu bu. İnip kalkan kazma ve küreklerin sesi sonu gelmez bir gök
Şunkin şımarık büyütülmüş biriydi. Her zaman emretmiş, başkalarından beklemiş, acı çekmemiş, yorulmamış, ezilmemişti. Onun kibirli burnunu kıracak kimse olmamıştı; ama bu işi kader yaptı. Yukarısı on
Yıldızlardan daha güzel bir şey var mı?”Çok gezmiş görmüş olan Léo aynı fikirde değildi, kızıla çalan bıyıklarıyla oynarken biraz küçümseyen bir tavırla, “Sen hiç deniz gördün mü Camura?” diye sordu.
Stefan Zweig’ı dünyada başka hiçbir ülke Brezilya kadar cezbetmemişti. Kozmopolit yazar İkinci Dünya Savaşı’nın ortasında, Avrupa kendini yok ederken bu ülkeye geldi ve doğal güzelliği, barışçıl yaşa