Arabalarımız Salacak İskelesi’ne doğru iniyordu. Başımı kaldırdım. Gözüme çarpan dehşetli bir köprü tüylerimi ürpertti çünkü ömrümde bu kadar görkemli, bu derece dehşetli bir şey görmemiştim. Bu köpr
Benjamin Button doğduğu gün hastaneden babasıyla birlikte yürüyerek çıktı. Emekleme çağında bastonla geziyor, oyuncaklardan çok babasının purolarını aşırmayı seviyordu. Büyüdükçe kır saçları renklend
“Stahr’la Kathleen’in bakışları buluştu, kenetlendi. Bir an, daha sonra hiç kimsenin cesaret edemediği bir biçimde seviştiler. Bakışmaları bir kucaklaşmadan daha yavaş, bir seslenişten daha acildi.”1
Arabalarımız Salacak İskelesi’ne doğru iniyordu. Başımı kaldırdım. Müsadif-i nazarım olan dehşetli bir köprü tüylerimi ürpertti çünkü ömrümde bu kadar azametli, bu derece dehşetli bir şey görmemiştim
Bütün oğlanların büyümeyi saplantı haline getirmeleri çok eski bir gelenektir. Bunun sebebi, zaman zaman gençliğin kısıtlamaları karşısındaki sabırsızlıklarını kelimelere dökmeleri, buna karşılık, ço