Hey kadınlar! Akşamın bu saatinde, bir yer altı treninin içinde aslında birer aşk yolcusu olduğunuzu bilmiyor muydunuz? Hepimiz, istisnasız hepimiz biraz dövülüp ezileceğiz. Yolculuğumuz bittiğinde i
“İyi romanın yaşamdan daha gerçek olabileceğini, Erdal Öz’ün romanını okuduktan sonra bir daha anladım. Roman, sanat, yaşamdan daha güçlüdür. Son günlerde işkenceye uğramışlar, inanılmayacak işkencel
Amcam ölünce ilk bana haber verdiler. İnanmadım. Olmaz öyle şey, dedim. Oldu valla, dediler, amcan öldü. Ya tabii ki ölmüştür, ayrı konu, ama ilk bana haber verdiğinize inanmıyorum, dedim, inan, dedi
Aslı, galiba ben kendimi evliliğe hazır hissetmiyodum. Geçen hafta evlendik mi gerçekten biz? Nikâh memuru inandı mı gerçekten, sözüme güvendi mi? Kara kaplı deftere atılmış öcü imzadan söz etmiyorum
Uzak geçmişten süzülüp gelen “Neşideler Neşidesi”ydi Gaye. Ben eski, mutlu bir Amerikan filmi. Kahramanlarının aptallık derecesinde saf ve iyi niyetli olduğu o stüdyo filmlerinin sahte yağmurlu sokak
Oya Baydar’ın Kedi Mektupları, bir kedi romanı mı? Bu konuda, romanın kedi kahramanlarından Nina, acımasız bir değerlendirme yapıyor: Bu kitapta kedilere ilişkin dişe dokunur yeni bir şey yok; ama in
“Sıcak Külleri Kaldı, Türkiye’nin son kırk yılının siyasal, toplumsal panoraması. Okuduğunuzda geçmişin karabasanını, kuşakların siyaset serüvenini, suçlamadan ve övmeden, edebiyatın sıcaklığı, düşün
Vicdan, Gazi’nin yüzünün parmakları kadar beyazlaştığını fark etti. Kadınlarda hiç eksik olmayan analık sezgisi, Gazi’nin sağlığının iyi olmadığına işaret ediyordu. Vicdan’ın hoşnut varlığında, birde
Görüp geçirdiğim olayları anlatmaya başlamamın, öyleyse, tek ve ikincil nedeni, bir kere, kaza eseri de olsa kalemi elime almış olmamdır. Bahanem yok; kendimi, yaşadığım şeylerle tanıdığım kişilerin,