Onun güzel romanının, güzel hikâyelerinin genç insanların mahremiyetlerine, muhayyilelerine, yaşayışlarına, mesut ve hüzünlü saatlerine uzun seneler karışmasını dilerim. Mektep kitaplarına onun küçüc
Esendal kurulu bir zemberekle harekete geçen ve bundan dolayı da ister istemez suni bir kuklavari olmaktan kurtulamayan şahıslar ve vakalar yerine, önümüze gerçek olaylar, nefes alıp veren insanlar ç
Kar üzerinde kan lekeleri, tek gözlü ceviz ağaçları, kuş doğuran karıncalar, kilise çanları, dile gelen kesikbaşlar, sokak ortasında inciri ikiye bölüp yiyen kadınlar, sıkı sıkıya kapalı naylon perde
“‘Hanım! En son cevabını isterim. Ya ben ya kediler!’‘Kediler!’Bir kocanın umutsuzluğu, bir kadının kararsız hevesleri, sevginin mutluluk bahçesi üzerine temellerini gül fidanından; tutarsız, aşk art
Bazen tek sözcük bile bir öyküdür, sanat eserine uzanan bir ışıktır. Yeter ki o sözcüğü sezgilerinle algıla, içtenlikle yansıt.Can’lı Yolculuk uzunlu kısalı öykülerle dokuyor bir hayatı. Kimi zaman d
“Buradayız! Size çiçek isimleri sayıp, romantizmi, oradan aşkı, oradan bağrı yanık yanık sızlatan sevdayı, hadi hiç olmadı belki sevgiyi anlatmak için değil! Hayır!Size burada çiçekleri de hayvanları
… Biraz sonra uyanacak mahalle ve herkes beni görecek. Gün aydınlanınca gözlerini benden alamayacaklar. Beni seyredecekler. Kırk satırlık merakları dinecek inşallah. Ben de onları izleyeceğim keyifle