“Ah, o mukaddes oda! Ah o mübarek bizim pencereler. Üç seneden beri karşıdan bu odaya bakar, zevk alırken şimdi bizzat odaya girmeyi başardım. Lakin ne çare, evvelki saadet daha büyüktü. Çünkü karşıd
“Beni evlendirmeye kalkıştılar. Çok zorladılar. Lakin ben çocuksam da süt kuzusu da değilim ya. Oldukça aklım başımda ve bilhassa fikirlerim pek büyük ve pek ziyade. Kaleme yeni çırak oldum. Elde dör
“Hırkayı sırtımdan çıkardım. Biçarenin haline baktım. Gözlerimden yeniden yaş boşandı. Ne hazin manzara! Ne büyük üzüntü! Hırka koltuğumun altında olduğu halde eve ulaştığım zaman ağlamanın devamı o
“Derler ki sevda insanın ahlakını düzeltir, yanıltsa bile sevelim: Mademki insanız!Of! Böyle boş işlerle uğraşmak da hoşa gitmiyor ama zamanın mecburiyetlerine uymak lazım geliyor.Bir gün olur da şu
“‘Hanım! En son cevabını isterim. Ya ben ya kediler!’‘Kediler!’Bir kocanın umutsuzluğu, bir kadının kararsız hevesleri, sevginin mutluluk bahçesi üzerine temellerini gül fidanından; tutarsız, aşk art
Gövdem parçalanmış gibi, iki dünya arasında mıydım ne?Ruhum bir beden seçip içine gireyazsa.Her gün gittim geldim dört saat yolla birlikte beş.Evlerde odalarda şehirlerde sokaklarda hastanelerde.Ateş
Her acının, hırsın, beklentinin, arzunun, yıpratıcı düşlerin yorulup soluğunu tüketeceği bir nokta vardır ve ben oraya varmak istiyorum. Bunun için her şeye katlanacağım. Çünkü aradığım huzur orada.