Bazı gönül erbabı, sefa çiçekleri gibi günün ilk ışıklarına muhtaçtır. Ondan sonra sarılı kırmızılı parıltılarla göz alır, kendisini sevdirir, beğenen bakışları üstüne çeker. Ülfet de böyleydi. (…) D
O akşamüstünden sonra anlatacaklarımda ne bir baba figürü ne mahrem sevişmeler ne de sınır tanımayan küfürler var. Ne de, başörtülü kadın, tuhaf saplantılar ya da Yeşil Köşk’ün lambası. Willys’i, Cin
Özcan Karabulut, son yıllarda sesini duyuran öykücülerimizden. Kendine özgü üslubuyla, yalnızca aşkları değil, toplumsal gerçekleri, siyasal çalkantıları ve başkaldırıları anlatırken bile şiirsel kal
Özcan Karabulut, on beş yıldır edebiyat dünyasında kendine yer edinmiş bir öykücü. Öyküleriyle ve öykü kitaplarıyla çeşitli ödüller aldı. Baştan Sona Yalnızlık da, 1998 Sabahattin Ali Öykü Yarışması’
Yazmak, bir yanıyla intiharın kıyısında dolaşmak, bir uçurumun başında dans etmek, bir yanıyla küçük bir yelkenliyle açık denizlere açılmak gibi bir şey. Derinlerde çözemediğim bir şey var, beni kend
Aşkın Halleri, temel izleği aşk olan öykülerden oluşuyor. Ancak, Özcan Karabulut’un çoğu öyküsünün aksine, buradaki öyküler, siyasal artalan üzerine oturtulmamış; siyasal söylem taşımıyor, yalnızc
Türk edebiyatının en özgün kalemlerinden Ahmet Rasim’in (1865-1932) İstanbul’la ilgili anı ve gözlemlerini dile getirdiği yapıtları, sayısı 140’ı bulan kitapları arasında özel bir yer tutar. Aynı zam