“O yılları hatırladıkça bizim kuşak için anlamlı olan bir on yıldan, başka türlü anlamlar yüklenmiş başka bir on yıla geçtiğimizi, bu arada büyümüş olduğumuzu gördüm. Büyümüş olmak mıydı içimi...
Narlı Bahçeyi arıyordum. Hangi coğrafyaya ait olduğunu bilebilsem yollara düşmeye hazırdım. Ama bir türlü hatırlayamıyordum: Batıda mıydı Narlı Bahçe, doğuda mı? Uzun yolların ucunda mıydı, burnumun
Ülkesiz insanlar, ülkesizliklerinin içlerinde yarattığı boşluğa hep bir tutku mu yerleştirmek zorundalar?Hepimiz bir yere mi ait olmak zorundayız? Bir tutkuya?
Ülkesizliğin ülkesinin sınırları hep n
En çok birbirimizin hikâyelerini bilmemek çözülmez hale getiriyor “çilemizi”. Her gün ilmek ilmek çözülüyoruz biz. Bizi söküyorlar durmadan.Hikâyelerimizi söküp söküp dolaşık bir yün çilesi gibi önüm
İnsanlar yeterince haksızlığa uğradığında, yeterince dövüldüğünde çocuklar, insanlığa saldırırlar. Acı, adaletsizlik ve vicdansızlıkla yeterince hırpalandığında, kendi kendini imha eden bir organizma