Benjamin Button doğduğu gün hastaneden babasıyla birlikte yürüyerek çıktı. Emekleme çağında bastonla geziyor, oyuncaklardan çok babasının purolarını aşırmayı seviyordu. Büyüdükçe kır saçları renklend
Sanki her şey onunla başlamıştı. O, klasik müziğin temel taşı ve her şeyin başlangıcıydı. Herkes onun müziğinden nasıl etkilendiğini anlatmak için yarış içindeydi…
Johann Sebastian Bach, kalabalık b
Duygularımı şiirle aktaramam, şair değilim; kendimi gölgeler ve ışıkla ifade edemem, ressam değilim; düşüncelerimi hareketlerle de açıklayamam, dansçı değilim. Ama bunların hepsini seslerle yapabilir
“Stahr’la Kathleen’in bakışları buluştu, kenetlendi. Bir an, daha sonra hiç kimsenin cesaret edemediği bir biçimde seviştiler. Bakışmaları bir kucaklaşmadan daha yavaş, bir seslenişten daha acildi.”1
O bir sanatçıydı ve sahip olduğu her şeye sanatıyla ulaştı. Hayatın dikenleri onu yaraladığı halde, nasıl batan bir gemiden kıyıya sığınırsa insan, o da sanatın olağanüstü kollarına sığındı. Acının m
Bütün oğlanların büyümeyi saplantı haline getirmeleri çok eski bir gelenektir. Bunun sebebi, zaman zaman gençliğin kısıtlamaları karşısındaki sabırsızlıklarını kelimelere dökmeleri, buna karşılık, ço
1800’lerin ortalarındayız; piyanonun altın çağı. Ustalar bu çalgıyı geliştirmek için birbirleriyle yarışıyor, Avrupa’nın her köşesinden harika çocuklar çıkıyor. Clara Wieck, bunlardan biri. Piyano ya